Domuz köpekbalığı 600 m derine inebilen bir tür olsa da, günün ilerleyen saatlerinde sığ sulara kısa ziyaretler yapar. Kumluğu kolaçan eden bu dişiyi Büyükada'nın güneydoğusunda, Neandros adasında görüntüledik. Taner ışık tuttu, ben videoya kaydettim. Zararsız, son derece oyuncu, alabildiğine ürkek... Ne bir canavar, ne de bir insan avcısı. Üstelik soyu tükenme tehlikesi altında! Umarım ağa takılarak ölmez.
***
Eğer keskin gözlere sahip değilseniz, domuz köpekbalığının kül rengi bedenini boz bulanık kumda fark etmeden geçip gitmeniz işten bile değil. Üstelik insanın çevresinde fırdönen meraklı (!) köpekbalığı türlerinin aksine domuz köpekbalığı kolayca ürker. Gözleri derin karanlığa alışkın bu tür için güçlü bir ışık kaynağının varlığı onu daha da ürkütmekten başka bir işe yaramaz. Neandros adasının yanıbaşındaki derin uçurumdan -ki burası Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın Marmara'nın derinlerinde ilerleyen bölümüdür ve yer yer derinliği 1000 m'yi aşan bir dipsiz kuyu gibidir- adanın eteklerine kısa bir ziyaret yapan sevimli dişiyi fark edecek kadar şanslıydık. Öğle saatlerinde bile insanı ürperten, ama bir o kadar da kendine çeken bir loşluğun hakim olduğu derin Marmara'da saatler ilerledikçe suya alacakaranlık çöker. Sular karardıkça gece avcıları derin yuvalarından sığlıktaki avlaklarına doğru yola çıkarlar. Domuz köpekbalığının yamaç boyunca derinden sığa yaptığı kısa gezintilerin başlıca amacı ise beslenme.
Hidrodinamik vücut yapılarıyla suyu bir zıpkın gibi yaran süratli köpekbalıklarının aksine domuz köpekbalığı ya da Oxynotus centrina oldukça hantal görünüşlü bir türdür. Eğer süratli avcıları kusursuz bir torpile benzetirsek, domuz köpekbalığı iki tane kocaman yelken takmış şişman karınlı bir mavnayla eşleştirilebilir. Tüm squaliform köpekbalıklarında olduğu gibi Oxynotus centrina da bir anüs (anal) yüzgecinden yoksundur. Sırt yüzgeçlerinin orta kısımlarından çıkıntı yapan sivri dikenler, çoğu squliform türün ortak özelliğidir. Beş çift, küçük solungaç yarığı başın her iki yanında göze çarpar. Gözlerin hemen arka taraflarında yer alan ve "spirakulum" denilen kocaman birer delik, zaman zaman dipte yatan bu köpekbalığının solungaç yarıklarına su pompaladığı yedek girişlerdir. Başın hemen altında bulunan küçük ağız hemen göze çarpmasa da çoğu hemcinsi gibi keskin dişlerle silahlandırılmıştır. Dipte yatarken yabancı maddeleri yutmamak için domuz köpekbalığı ağız yerine spirakulumdan su çeker ve solungaçlarına pompalar. Enine kesiti kabaca üçgene benzer ve bu üçgenin alt köşelerine denk gelen deri kalınlaşmış ve vücudun iki yanında birer bıçak sırtı gibi uzanan çıkıntılar (karina) oluşturmuştur. İşlevleri tam olarak anlaşılamamış olan bu karinaların, tıpkı teknelerde olduğu gibi, denge sağlanmasıyla ilişkili olduğunu düşünüyorum. Kitaplarda domuz köpekbalığının azami uzunluğu 1.5 m olarak geçse de bugüne kadar 70 cm'den daha uzun olanına rastlamadım; Neandroslunun uzunluğu ise kabaca 60 cm'ydi.
Domuz köpekbalığı canlı doğuran bir tür. Üreme biyolojisine ilişkin bilgilerimiz oldukça kısıtlı. Kalabalık sürüler oluşturmayan ve genelde tek başına yaşayan bu türü çok fazla tanıdığımız söylenemez. Dişiler yaklaşık 60 cm'den itibaren cinsel olgunluğa ulaşır. 1999 yılı Şubat ayında Ege Denizi'nde yakalanan hamile bir dişinin karnından 15 tane embriyon çıktığını okumuştum. Uzunluğu 69 cm olan annenin doğma şansı bulamayan yavrularının uzunlukları ise 9'la 11 cm arasındaymış.
Oxynotus centrina çoğunlukla dip canlılarıyla beslenen bir tür. Tüplü kurtlar, deniz çıyanları, çeşitli kabuklular türün başlıca besinini oluşturuyor. Ancak derin suda rastladığı myctophidae türleri gibi küçük balıklara da hayır demiyor. İspanya kıyılarında yakalanan iki tane domuz köpekbalığının midelerinden çıkan kedi balığı (Scyliorhinus canicula) yavruları ve yumurtaları, bu ürkek gölgenin mecbur kalırsa fırsatçı bir avcıya dönüşebildiğini gösteriyor.
Güncel Kırmızı Liste'de adı geçen köpekbalığı türleri arasında Oxynotus centrina'da var. Derin deniz türlerini hedefleyen av aletleri karşısında tamamen çaresiz olan domuz köpekbalığı için, diğer derin su köpekbalıkların da olduğu gibi alarm zilleri çalmaya başladı. Neyse ki ürkek gölgenin yuvası çoğu dalgıcın ulaşamayacağı kadar derinde. Akdeniz genelinde "avcılıktan zarar görebilir" uyarısıyla değerlendirilen domuz köpekbalığı için Neandros Adası (belki de tüm Marmara) güvenli bir sığınak olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder