Oğlum Derin tam bir su kuşu çıktı! “Acaba denizi sevecek mi?” diye annesiyle meraktan bütün kış boşuna kıvranmışız. Geçen cuma Alaçatı’da denizle tanışan Derin, bütün endişelerimizin yersiz olduğunu daha ilk su yutuşunda ispatladı. Burnuna kaçan su genzini biraz yaktı yakmasına ama yumurcak suyu öğle usturuplu çıkardı ki zannedersiniz kırk yıllık dalgıç. Öyle yaygarayı falan da koparmadı. Zeytin gözlerini kocaman açıp bize bir bakışı vardı ki sormayın gitsin. Olacak o kadar artık, ne de olsa tenine terkostan başka su değmemişti daha bir hafta öncesine kadar. İlk şaşkınlığı geçince bacaklarını çırpmaya, suyu şakır şukur tokatlamaya başladı. Çocukluğum geldi gözümün önüne, rahmetli babamla sudaki boğuşmalarımız, şnorkelle dalmayı öğretişi ve daha birçok anı... Şimdi sıra bende, öğreten tarafta olmak, baba olmak... Denizi sevdirebilecek miyim diye düşünceden içim içimi yerken, canım oğlum yüreğime Ege’nin serin sularını serpti. Eee, armut dibine düşermiş...
***
Aslında Derin’in denizle tanışıklığı Alaçatı macerasından aylar önce Ahırkapı’da başladı. Aralık ayıydı, oğlum doğalı daha 15 gün olmamıştı. Burak (Demircan) amcasıyla ufaklığın göbek bağını 11 m derinde açtığımız küçük bir çukura gömmüştük. Derin'in küçük bir parçası daima balıklarla ve denizkızlarıyla... Bu ne zaman aklıma gelse çok hoşuma gidiyor, biraz da kıskanıyorum. Benim göbek bağım kim bilir nerede? Denizle yoldaşlığın sen daha onun koynunda ıslanmadan başladı oğlum.
***
Derin, Ege’nin mavisindeki ilk kulaçlarını atmaya çalışırken, Mothercare’dan aldığımız biraz alangirli bir deniz simidiyle sarmalanmıştı. Yumurcak çok sevdi simidini, üstelik tanıyor da, hem renginden hem de şeklinden. Birkaç kez tecrübe ettik, naylon oyuncağını görünce ağzı kulaklarına varıyor keratanın. Ancak yeni aksesuarı daha afili. Ne mi? Shorty dalış elbisesi. Onu da dün aldık Decathlon’dan. Eve gelir gelmez denedik, cuk oturdu üzerine. Gerçi omuzlarda biraz boşluk kaldı kalmasına ama sorun değil seneye tam olur.
***
Sabahı zor ettim. Uyanır uyanmaz yarım yamalak bir kahvaltı yaptık ve soluğu Caddebostan’da aldık. Günlerdir esen poyraz ortalığı iyice temizlemişti ve su pırıl pırıldı. Hızla giydirdik taze dalgıcı ve cup suya. Anasının kucağında sudan çıkmak bilmedi kerata. Dedim ya armut dibine düşermiş diye, Derin de tam ayaklarımın dibinde. Dilerim denize karşı sevgisi artarak devam eder. Dilerim denizle tanışmasını hep keyifle hatırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder