Korkuyla saygının bütünleştiği kusursuz bir yırtıcıdır büyük
beyaz köpekbalığı. Bilim dünyası onu Carcharodon
carcharias olarak adlandırmış olsa da, kana susamış bir katili tanımlamaya
yetecek en az bir düzine adı daha vardır bilinmeyenlerle kuşatılmış olan bu
muhteşem balığın. İnsan yiyen, beyaz ölüm, katil köpekbalığı gibi ipe sapa
gelmez isimlerin zorla yakıştırıldığı büyük beyaz, köpekbalıklarının peşinde 25
yıldır aralıksız devam eden takibimin başta gelen öznelerindendir.
Büyük beyaz
köpekbalığını konu alan ilk makalem 2003 yılında Annales dergisinin doğa tarihi
serisinde yayınlandı. Bu ilk makaleyi ilerleyen yıllarda daha birçokları
izledi. Nihayet 2014 senesinin Ekim ayında Marine Biodiversity Records
dergisinde yayınlanan en son tarihli makalemle, büyük beyazın Türk sularındaki
100 yıllık öyküsü belki de ilk kez derli toplu bir şekilde yazıya döküldü.
Evet, bu 130
yıllık bir hikâye. Makalede bahsedilen en eski tarihli kayıt 1881’den kalma, en
son tarihli olansa 2011 yılına denk geliyor. İkisi arasında tam 130 yıl geçmiş.
Bu hikâyenin tam 46 tane kahramanı var. Çoğunlukla İstanbul Boğazı’nda ve kuzey
Ege’de yakalanmış olan bizim beyazlara, İskenderun Körfezi, Marmaris ve Marmara
Denizi’nde yakalanmış olan büyük beyazlar ya da balıkçıların tabiriyle
‘harharyaslar’ eşlik ediyor. Ancak, sayı bundan da fazla olabilir; çünkü, bu
hikâyenin peşinde geçen uzun yıllar boyunca tanıştığım boğazın namlı orkinoz
avcılarının beyanları, orkinozlar boğaza girdiğinde peşlerinden harharyasların
da geldiğine işaret ediyor. Ancak elde yazılı ve görüntülü kanıt olmayınca
sadece anılarda kalan harharyasları listeye eklemek doğru değil. Eldeki
kayıtları birer birer eleyince geriye 46 tane harharyas kaldı ki, doğu
Akdeniz’de bugüne kadar kaydedilmiş olan C. carcharias bireyleri arasında listenin 4’te 3’ünü yine bizim beyazlar oluşturuyor.
Bu hikâyeyi
şekillendiren her bir kilometre taşı başlı başına bir hikâye aslında. 2008’de
Edremit Körfezi’nde yakalanan yeni doğan harharyaslar... Boğazın orkinoz
avcılarını saatlerce peşlerinden koşturan harharyaslar... Foça’da gırgırcıların
güç bela tekneye aldıkları, Babakale’de yakalandıktan sonra Sarıyer’li bir
balıkçının tezgâhında sergilenen harharyaslar... Gökçeada açıklarında
yakalandıktan sonra Çanakkale’ye getirilen ve bir meslekdaşımın bir çift dişini
bana gönderdiği –ki hâlâ saklarım onları- harharyas...
Büyük
beyazın sularımızdaki varlığı 1500’lerden beri kayıtlara geçmişti. 20. yüzyılın
çeşitli dönemlerinde Türk sularında balıkçılık araştırmaları yapmış olan Sadullah Ayaşlı, Karakin Deveciyan, Emilio Ninni ve Fethi Akşıray gibi balıkçılık uzmanları da C. carcharias’ın
sularımızdaki varlığına defalarca işaret etmişlerdi. Ama nedense bugüne kadar
birileri çıkıp bölük pörçük bilgileri biraraya getirip bu kusursuz yırtıcının
hikâyesini hak ettiği şekilde anlatmamıştı.
2003’den bu yana yapmaya çalıştığım, büyük beyazın hikâyesini anlatmaktı.
Bizim beyazların hikâyesi dinlemeye değer bir hikâye.
2003’den bu yana yapmaya çalıştığım, büyük beyazın hikâyesini anlatmaktı.
Bizim beyazların hikâyesi dinlemeye değer bir hikâye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder