Bozcamgözün (Hexanchus griseus) Marmara Denizi’ndeki güncel durumu, Türk Sularında Yaşayan Köpekbalıklarının Tesbiti (KANIT) Projesi'nde cevap aranan en önemli sorular arasındaydı. Türün Marmara’daki varlığına ilişkin kayıtların geçmişi, 20. yüzyılın başına tarihlenmesine rağmen, bozcamgöz nüfusunun içdenizdeki durumuna daima belirsizlikler hakimdi. Açık konuşmak gerekirse, Marmara’da yakalanan hemen her büyük köpekbalığı, buraya ait olmayan gelip geçici konuklardı. Çoğu balık biyoloğuna göre içdenizde yerleşik bir bozcamgöz nüfusundan söz etmek mümkün değildi. H. griseus’un ilk Marmara kayıtlarını kaleme alan Deveciyan ve Ninni’den, türün güncel kayıtlarını duyuran çalışmalara kadar geçen yaklaşık 80 yıl içinde gözlenen derin suskunluk, bozcamgözü Marmara’nın hafızasından sanki silip atmıştı.
İhtiyoloji Araştırmaları Topluluğu (İAT) tarafından 2000 yılında başlatılan KANIT Projesi kapsamında yapılan araştırmalar, H. griseus’un Marmara’da hâlâ yaşadığını ve büyük olasılıkla içdenizde yerleşik bir nüfus oluşturduğunu ortaya koydu. 2000-2008 yılları arasında yürütülen bozcamgöz araştırmasında, türün eski ve yeni Marmara kayıtları günışığına çıkarıldı. En küçüğü 1.2 m ve en büyüğü 6 m uzunluğunda olan 50 tane bozcamgöze ilişkin bilgiler, türün Marmara Denizi’nin özellikle kuzey kıta sahanlığında yaygın olarak yaşadığını göstermişti. Çalışma sırasında kaydedilen bireylerin %78’i, Marmara Denizi’nde doğu-batı yönünde uzanan ve derinlikleri 1000 m’yi geçen üç tane çukurun (Çınarcık, Tekirdağ ve Ganoz Çukurları) kıta yamacında ve sığlıklarında yakalanmışlardı.
Gırgır avcılığı, Marmaralı bozcamgözlerin başlıca ölüm nedeniydi. Tam 31 tane bozcamgöz, ki bu sayı incelenen bireylerin %60’ına karşılık gelmektedir, gırgır ağlarına yakalanmıştı. Türk sularında 1 Eylül-1 Mayıs tarihleri arasında devam eden balıkçılık mevsimi dışında kalan yasak dönemde de bozcamgöz yakalanmış olması, Marmaralı bozcamgözleri yıl boyunca tehdit eden bir balıkçılık baskısı olduğunu kanıtlamaktaydı. Marmara Denizi önemli bir balıkçılık alanı ve içdenizde balıkçılarla bozcamgözlerin karşılaşması kaçınılmaz bir durum. Büyük köpekbalıklarına karşı yazılı ve sözlü basının gösterdiği yoğun ilgi, ayrıca bir türlü unutmaya yanaşmadığımız JAWS fobisi, denizin çaresiz devlerinin yakalanarak kıyıya getirilip sirk hayvanları gibi teşhir edilmeleri için sözde haklı nedenler yaratıyor. Ancak bozcamgöz “k-seçimli” bir tür; yani uzun ömürlü olan, cinsel olgunluğa geç ulaşan, uzun bir hamileliğin ardından az sayıda yavru doğuran bir köpekbalığı türü. Bu nedenle, bırakın aşırı avlamayı, yasalara uygun olarak yürütülen sorumlu balıkçılık bile H. griseus nüfusunda kapanmayacak yaralar açabilir. Hatta Marmaralı bozcamgözleri içdenizden tamamen kazıyıp atabilir.
Marmara Denizi, dip yapısıyla, derinliğiyle, özellikle derin katmanlarındaki dengeli su koşullarıyla, bozcamgöze ideal bir yuva sunuyor. Akustik izleme cihazlarıyla yapılan araştırmalar, bozcamgözlerin gündüz 600 ila 1100 m arasında kalan derinliklerde ve en fazla 10 km çapında bir alanda gezindiğini gösteriyor. “Acaba bu haftasonu ne yapsam?” sıkıntısıyla kıvranan düşüncesiz maceraperestlerin sarkıttıkları oltalar sayesinde, bozcamgözün derin Marmara’da huzuru kalmadı. Balıkçıların ifadeleri ağa takılan bozcamgözlerin güvertede yaklaşık 20 dakika, hatta bazen daha uzun süre canlı kaldıklarını gösteriyor. Adı “Kırmızı Bülten”de geçen ve tüm Akdeniz’de nesli tehlike altında olan bozcamgöz için Marmara Denizi’ni güvenli bir sığınak haline getirmek bizim elimizde. Bir zamanlar güvenle yüzdüğü derin karanlıkta bozcamgözü bugün belirsiz bir gelecek bekliyor. Tükenişi önlemek için denizi gerçek sahipleriyle paylaşmak zorundayız.
Heyecanla takip ediyoruz efendim:)
YanıtlaSilSevgiler!