Milyonluk bir kent bozuğunun kıyısında olmanın bir deniz için bedeli çok ağır olabiliyor. Bu kentin yaşayanları çoğunlukla denizle fazla içli dışlı olmayan, denizi temiz tutmak gibi kaygıları bulumayan insanlarsa, bu bedelin ağırlığı tarifsiz boyutlara varıyor. Denize kıyısı olan, ama deniz kenti olamamış yerleşimlerin talihsizliğidir zamanla bir çöplüğe, lağım çukuruna dönüşmek. Mahallenin çöpleri dipsiz gibi görünen denize dökülür. Kanalizasyonların son durağı yine denizdir. Karada bir yer kazılır, çıkan moloz denizi bulandırır. Denize attıklarımız her gün gözümüzün önünden akar gider. Falanca kıyıdan dökülenler filanca kıyıda karaya vurur.
Hem suçlu hem de güçlü davranırız; kirleten biz olduğumuz halde suçu yine ona atarız. Dibi yosun bağladı diye suçlarız onu, mide bulandıran kokunun suçunu ona atarken de düşünmeyiz duru maviliği bok çukuruna çevirenin kendimiz olduğunu.
***
Bu sabah Ahırkapı’da dalarken yine A’dan Z’ye çöplerimizle doluydu her yer. Şişeden kamyon lastiğine varana kadar her cins pislik vardı dipte. Sualtı Temizlik Hareketi’nin (STH) yaratıcısı değerli dostum Hakan Tiryaki, her yıl belirli zamanlarda bir avuç gönüllü ile bu pisliğin birazını da olsa dipten toplayıp karaya çıkartıyor. Çöplüğün envanterinde neler var neler. Elimize geçen her şeyi Marmara’ya sokmuşuz umursamadan! Neyse...
Saat 9’a geliyordu daldığımızda. Cenk (Özen) ve Serdar’la (Özaltın) 50 küsür dakika dipte dolandık. Her bira şişesinin içinden bir tane kafa çıkıyordu. Horozbinalar buldukları beleş yuvalardan memnun olsalar da, çöplerin dipteki varlığını haklı göstermeye yetmiyor. Dalışın sonuna doğru bizim kafadarları, kıyı duvarının yakınında parlak bir zımbırtıyı incelerken buldum. Başta dikkat etmemiştim ama telaşla gelmemi işaret ettiklerinde fark ettim dipte yatanın yepyeni bir çöp konteyneri olduğunu.
Üzeri yosun bağlamış eğik bir rampanın bitiminden en az 3 m uzakta ve yaklaşık 5 m derindeydi. Balıkçı teknelerinin çekek yeri olan rampa, normalde konteyner konulan bir yer değildir. Belli ki birileri tekerlekli metal kutuyu bilerek kıyıya getirmiş ve denize atmıştı. Çöp konteynerini kim ne diye denize atar? Oha be! Sadece, oha...
Bu arada, girizgâhtaki kentin neresi olduğunu çaktınız mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder