Karanlığın içinde kolayca göze çarpan bir leke gibiydi. Görünürde dipteki diğer kayalardan farkı yoktu. Pörsümüş marulları andıran yosunların yer yer kapladığı, yamalı bir örtü gibi görünen düzlükte gezinirken görmüştüm onu. 50 m derinde bir yalnızlık anıtı gibi bekliyordu. Yemyeşil sudan süzülerek gelen cılız aydınlıkta, dibin monotonluğuna karışıp gitmişti.
Gorgonya çalıları tutunabilecekleri sağlam bir temel bulmuş olmanın telaşıyla sarmışlardı onu. İnce, narin kamçıları andıran beyaz gorgonyalar, nedense kayanın sadece üst tarafına yerleşmişlerdi. Bu haliyle, tepesinde bir tutam saçı kalmış olan, kelleşmeye yüz tutmuş bir kafayı andırıyordu.
İrili ufaklı kayaların üzerinde incelikle işlenmiş dantel örtüler gibi salınan süt beyaz gorgonyalar... Darıca’da derin karanlığın alışkın olduğum manzarasında göze çarpan aşina lekeler; ıssızlığın sade süsleri...
Bazen farkına bile varmaz, üzerlerinden geçip gidersiniz dipte gelişigüzel yayılan yalnızlık anıtlarının. Gorgonyalardan sarkan beyaz parmakları farketmeseydim, ona da göz ucuyla bakıp geçip giderdim belki.
Derindeki her taşın altına bakmaya kalkarsam, yüzeye dönmem saatler alabilir...
***
Kalamar yumurtalarını galiba ilk kez Yassıada’da, Sadi (Tanman) abiyle dalarken görmüştüm. Allı, morlu, yeşilli lapinlerle tıka basa dolu bir kovuğun tavanından sarkıyorlardı. Büyük bir keyifle izlediğim renkli bir sürprizdi o kovuk ve içindekiler.
Tavanı kaplayan lezzetli lokmalara aldırdıkları yoktu lapinlerin. İlginçtir, bugüne kadar birinin midesinde bile, doğanın bu lezzetli ikramlarının artıklarına rastlamadım.
***
Dişisi ve erkeği ayrı canlılar olan kalamarlar, yılın belirli dönemlerinde çiftleşmek için biraraya gelirler. Birleşmenin ardından dişi kalamar döllenmiş yumurta paketlerini dibe bırakırken, erkeğin dişiyi kolladığı ve çiftleşmenin tekrarından kaçındığı birçok kez gözlenmiş.
Hayvanlar aleminin en hırçın birleşmelerinden sayılan kalamarların çiftleşmesinde bile içgüdüsel bir nezaket var.
***
Beyaz parmaklara Yassıada’dan sonra farklı yerlerde defalarca rastladım. Dibe takılmış bir ağ ya da halat gibi insan elinden çıkma nesnelerin üzerinde de gördüm onları. Yumurtalar kendi kaderlerine terk edilmiş olsalar da yerde sürünmelerine göz yumulmuyordu. Çamura bulanmış parmaklara hiç rastlamadım.
Onlar denizin güzelliğine güzellik katan en nadide süslerdendir. Kalamar yumurtaları, Marmara’nın dibinde her yıl sabırla yinelenen bir yaşam gösterisinin, doğuma yaklaşan yeni hayatların ilk işaretleridir.
“Benden umudunuzu kesmeyin... Bakın, ben yine yaşamla doluyorum... Derin karanlığımda taze yaşamlar kıpırdanmaya başladılar bile...” diye fısıldayan Marmara’nın sağa sola, derinlere ve kıyılara cömertçe serpiştirdiği, tazelenmekte olan hayatın bembeyaz izleridir...
***
Beyaz parmaklar yakında çatlayacak. Herbirinin içinden bereketli bir yaşam sağnağı boşalacak Marmara’nın öldü sanılan ıssız diplerine...
Yaşam izlerini bıkmadan takip edin!
Çünkü o izlerin sonunda, her yıl olanca sabrıyla, cömertliğiyle, coşkusuyla canlanan, yorgun ama umutlu bir Marmara sizi bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder