6 Ağustos 2012 Pazartesi

DİKENLİ YARENLERİM...

Taş kovuklarının asık yüzlü bekçisidir iskorpit. İskele bacaklarının ve batıkların müdavimidir. Uygun bir yer bulduğunda hemen yerleşir. Taştan yatağının çevresi türlü çeşit deniz canlısıyla güzelce perdelenmişse, kadife gibi yosunlardan güzel bir örtü de çekilmişse, rahat ve korunaklı sığınağı hayatta kaçırmaz, iyice sahiplenir ve nadiren terkeder.

Siyahlı, kızıl kahveli, kırmızılı, beyazlı kırçıllı gövdesi ve saçaklı suratıyla dipte hemen farkedilmez. Rahatsız edilmedikçe pek kıpırdamaz, put gibi durur yerleştiği yerde. Çevreye uyan renklerine hareketsizlik eklenince, bir gizlenme ustası olur çıkar iskorpit.

Dibin karmaşasına karışıp gitmek işine gelir obur pusu avcısının. Yelpaze gibi yüzgeçleriyle tombik bedeni, denizaltında sürat rekorları kırmak için yaratılmamıştır. Yeteri kadar hızlı yüzebilen bir dalgıcın sabırlı takibinden kolayca kaçamaz ve çoğunlukla yakayı ele verir.

Yerinden ok gibi fırlayan bu diken yumağını, çok değil on, onbeş metre uzakta, bulduğu ilk kovuğa saklanmaya çalışırken bulursunuz. Lokmasının peşine düşmek yerine dibine gelinceye kadar sabırla bekler ve sonra ok gibi üzerine atılır. Mağara gibi kocaman ağzının içine çekilen lokma bazen talihsiz bir gümüşbalığıdır, bazen çıtır kabuklu bir karidestir. Dipte yatar ve ayağına kadar gelen şölenle tombikleşir. Mönüsünde karides ve yengeç gibi kabuklular önemli bir yer tuttuğundan eti çok lezzetlidir.

Asık yüzlü, çatık kaşlı ifadesiyle tezat olan tatlı ve lezzetli bir eti vardır. Balık çorbası sevenler iyi bilir ve ısrarla ararlar iskorpitin dile damağa derinlemesine nüfuz eden lezzetini.

***

Marmara’da üç türü yaşar iskorpitgillerin. Hepsi scorpaena cinsinde toplanan bu üç türden S. notata yani benekli iskorpitin sırt yüzgecinde kocaman siyah bir leke vardır ve alt çenesi püskülsüzdür; S. porcus ya da iskorpitin sırt yüzgecinde alamet-i farika bir siyah nokta yoktur ve alt çenesi yine püskülsüzdür; adabeyi ya da lipsoz da denen S. scrofa’nın da sırt yüzgecinde bazen siyah bir leke olabilir, ancak onunkisi notata’nın lekesi kadar büyük ve düzgün kenarlı değildir, ayrıca adabeyinin alt çenesi dahil tüm yüzü deriden püsküllerle kaplıdır.

***

Oltaya çok nazlanmadan atlayan iskorpitgillerin dikenlerinin dibinde zehir keseleri vardır. Canını kurtarmak için vargücüyle cebelleşen iskorpit, dikenlerinden sakınmayan dikkatsiz balıkçıların canlarını giderayak fena yakar . Trakonyanın ya da irinanın zehriyle kıyaslandığında iskorpitinki yine de daha insaflıdır.

Yüzgeç dikenleri ve kılçığı itinayla ayıklanıp, derisi tulum çıkarıldıktan sonra geriye kalan bembeyaz löp et tavaya da yakışır, çorba tenceresine de. İskorpitin tavası, buğulaması, pilakisi, ama ille de çorbası parmak ısırtır, tabak çanak sıyırtır.

Birgün yolunuz Babakale’ye (Çanakkale) düşerse, iskorpit çorbası içmeyi sakın ihmal etmeyin.

***

En kısır deniz diplerinde bile yarenlik edecek birkaç iskorpit mutlaka çıkar karşıma. Bazen bir kovuğun, bazen paslı bir demir yığınının içinden merakla bakarlar. Faltaşı gibi açılmış gözleriyle izlerken her an kirişi kırmaya hazırdır. Ama size bir kere güvenmeye görsünler hemen arsız bir oyun arkadaşına dönüverirler. Güneyde orfoz neyse, Marmara’da ve boğazda iskorpit odur.

Küçüklerin kaçma içgüdüleri genelde daha ağır bassa da, “ben neler gördüm neler...” der gibi bakışlarla çevreyi kolaçan eden birkaç kiloluk baboşlar mesafeli bir yakınlığa pek ses etmezler. Yanaklarının, gıdılarının hafif hafif okşanması hoşlarına bile gider. Bu haldeyken çok vakit korkmadan elime geldikleri bile olur dikenli yarenlerimin.

Onlara gösterdiğim itinaya dikenlerini tenimden olabildiğince uzak tutarak karşılık verirler. Bu en savunmasız hallerindeyken, onu bir apoşun içine tıkıvermek o kadar kolaydır ki... Belki de bunu hiç yapmamış olduğum, itimatlarına ihanet etmediğim için bana korkmadan yaklaşır ve balıkçıdan keyifle alıp yediğim hemcinslerinin hesabını sormaz ve görmezden gelirler.

Ee denizin kuralı bu, can yakmazsan canını yakmazlar; dostluk, dostluk bulur dalgaların altında. Eğer insan dengeleri hiçe sayan bir gaddara dönüşmüyorsa, ara sıra onlardan birkaçını yemiş olmana bile aldırmazlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder