12 Ağustos 2012 Pazar

BUL VE DÖN...

Lok Pharba'ya ulaşmak için aşmak zorunda kaldığımız yol çok uzun değildi. Pusuladaki önemsiz sapmaları ve bizi rotamızdan çıkarmak için inatla çabalayan akıntıyı saymazsak, arkamızda bıraktığımız mesafe haritaya göre 200 metreden kısaydı.

Düz yolda farkına bile varmadan yürüyüp gidilen bu kısa yolda ilerlermek, boğazın derinlerinde bir sabır ve güç savaşına dönüvermişti sabahın erken saatlerinde. Harcadığımız çaba eziyet sınırlarını çoktan aşmıştı.

Önce şiddetli akıntıda, 40 m derinde sonlanan hatırı sayılır bir yokuştan inmiş, ardından hiçbir kılavuz noktasının, hatta ufak bir kaya parçasının bile olmadığı bomboş bir kumluğu arkamızda bırakmıştık.

Derinde su karanlık ama berraktı. Limana geri dönemeyen bir geminin son uykusunda huzurla dinlenebildiği kasvetli bir karanlıkla kuşatılmıştı Lok Pharba'nın derinlerdeki mezarı. Fenerlerimizin güçlü ışığıyla bir anlığına yırtılan karanlığın içinde açılan aydınlık yolda ilerliyorduk Burak'la (Demircan). Derinlerde yaşam, çevrimizi kuşatan aydınlıkla sınırlanmış gibiydi...

Haftalar önce devasa vinçlerinden birini bulduğumuz batığın asıl enkazının peşindeydik pazar sabahı (bkz. Derinlerde uyuyor Lok Pharba). Geçen sefer Rumelihisarı'na sırtımızı verip Kandilli yönüne doğru ilerlemiştik. Bu seferki rotamız ise, aynı giriş noktasından Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün Anadolu kulesine doğruydu...

***

Yokuşu inip kumluğu aşmamızın üzerinden 7 uzun dakika geçmişti. Daha ne kadar ileriye gitmemiz gerekir diye düşünürken bembeyaz ışık çizgisi pas rengi bir yüzeyin üzerinde aydınlık bir tabaka gibi yayıldı. Fenerimle sağdan sola taradığımda, cılız bir deniz yaşamıyla kaplanmış paslı metal de devam ediyordu.

Üçüncü denememizde bulmuştuk 1976'da batan Hint bandıralı yük gemisini. Hisarın gölgesinde 47 m derindeki uykusunda istifini bozmadan yatıyordu.

Bul ve dön... Bu keşif dalışının tek amacı, Lok Pharba'nın ikiye ayrılmış gövdesini bulmaktı. Batığı belgelerken karşımıza çıkan yırtılmış çelik parçaları, Lok Pharba'yı ikiye bölen akıl almaz gücün imzasıydı...

Yırtığı izleyerek batığın etrafını dönmeye çalışırken kendimizi ambarlardan birinin içinde bulduk. Karşı bordadaki kaburgaları görür görmez ortalığı bulandırmadan çıktık insanı gafil avlayan bu tuzaktan...

***

Keşif dalışında 51 m'ye kadar indik. 15 L'lik ana tüp ve 7 L'lik deko tüpü olarak hazırladığımız donanım, Lok Pharba'yı adam akıllı incelemek için yeterli değil. Bu dalışta fazlasıyla anlamıştık bunu!

Gelecek sefer daha fazla tüp getirmek şart oldu. Yıllardır boğazın derinlerinde yatan enkazın hikâyesi, bir çırpıda dinlenemeyecek kadar uzun gibi görünüyor...

***

Burak Demircan'ın kamerasından Lok Pharba'nın keşfi...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder