26 Nisan 2012 Perşembe

YAŞAMA GÖZ AÇTIRMAYAN SERSERİLER...

Dipte kalan her ağ deniz yaşamının kefeni oluyor eninde sonunda. Çürüyene, paramparça olana kadar öldürmeye devam ediyor. İçi boşalmış yengeç kabukları, çürümeye yüztutmuş balıklar, etleri eriyip gitmiş kılçıklar... Heba olan yaşamların kimi cansız, kimi can çekişen kanıtları sarkıyor dipteki kefenlerin üzerinden.

Deniz yaşamının üzerine çöken ve yavaşça boğan acımasız bir örtüye dönüşüyor dipte kalan ağlar. Balıkları yuvalarına hapseden, büyümeleri yıllar alan deniz ağaçlarını -gorgonları ve mercanları- kıran, denizdeki yaşam akışını sekteye uğratan serseri ağlar, endüstrinin yarattığı modern malzemeler sayesinde artık yok olmak bilmiyorlar.

Her serseri ağ, öldürme isteğini dizginleyemeyen bir seri katil gibi durdurak bilmeden can alıyor gözden uzak derinliklerde...

Doymak bilmeyen öldürme açlıklarını, çoğunluğun varlığından bile haberdar olmadıkları yerlerde giderdiklerinden, aynı çoğunluk katliamın ulaştığı boyutlardan ve yarattığı etkilerden de habersiz.

Uzaktan izleyenlere göre denize bırakılan her ağ geri toplanıyor ve denizden alması gerekeni alıyor.

Keşke öyle olsaydı...

***

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), dünya genelinde deniz yaşamını tehdit eden serseri ağlar sorununu, “terkedilmiş, kaybedilmiş ya da başka bir nedenden dolayı denize atılmış av araçları” sorunu olarak tanımlıyor.

İyi de bir balıkçı dünya kadar masraf yapıp sahip olduğu kıymetli ağları neden terketsin? Borç harç sahip olunan ekmek kapısından vazgeçmek bu kadar kolay mı?

***

FAO’nun 2009’da yayımladığı kapsamlı bir raporda, serseri ağlar sorununa yol açan nedenler birer birer sıralanmış. Rapora göre balık ağlarının kasıtlı olarak terkedilmesinin başlıca nedenleri, yasadışı/kayıtdışı balık avlama teşebbüsünün yanı sıra, kurallara uymayan av araçlarının kullanımında ısrar edilmesi...

Bu gibi eylemlerde bulunan balıkçılar ceza almamak için hiç tereddüt etmeden ağlarını arkalarında bırakabiliyorlar.

Kötü hava/deniz koşulları, dip yapısının iyi tanınmaması, yanlış kerteriz ise, ağların kaybedilmesinin başlıca nedenleri olarak öne sürülüyor.

Tekneye çekilen ağın onarılamaz derecede yıpranmış olması durumunda balıkçı, alacağını aldıktan sonra ağların geri kalanını olduğu gibi denize atabiliyor.

***

Aynı raporda serseri ağların deniz yaşamı üzerindeki olumsuz etkilerine de vurgu yapılıyor. Ticari türleri avlamaya devam eden serseri ağlar, soyu tehlike altında olan deniz canlıları üzerinde öngörülemeyen bir av baskısı yaratarak tükenme sürecini hızlandırıyor. Av yasağının başlamasıyla birlikte limanlara çekilen balıkçı filolarının aksine denizin kural tanımayan serserileri, balıkçılık ekonomisini canlı tutan değerli doğal kaynakları yok ederken yasak dinlemiyor. 

Deniz emekçilerinin kısmetine göz diken, yarınlarını belirsizliğe mahkûm eden birer tuzak serseri ağlar...

Balıkların yanı sıra yengeçten istakoza, ahtapottan süngere, deniz şakayığına kadar çeşitlenen yüzlerce, binlerce, hatta onbinlerce farklı dip canlısına da göz açtırmıyor bu tuzaklar. Bir kere düşmeye görsünler, birileri gelip onları tuzaktan kurtarmadıkça çaresizce ölümü beklemekten başka seçenekleri yok!

***

Gittikçe büyüyen serseri ağlar sorununa kalıcı bir çözüm bulmak için kolları sıvayanların sayısı giderek artıyor. Büyük tonajlı tarama gemilerinin yedeğinde çekilen dev tırmıklar, dipte kalan ağları yüzeye çıkarmak için derinlere dalan pençeleri andırıyor. Yerel gönüllülerin çabalarıyla hayata geçen küçük ölçekli temizleme çalışmaları da övgüye değer. Bu gayretlerin tümü az ya da çok bir bedele mal oluyor. Asıl bedeli ödeyense, kefeni yırtamayan deniz yaşamının ta kendisi...

Denize bu bedeli daha fazla ödetmemek için serseriliği bırakmanın zamanı geldi de geçiyor.

***

Gelincik kurtarılmadan önce işte böyle çırpınıyordu...



***

FAO raporunun tam künyesi:

Macfadyen, G.; Huntington, T.; Cappell, R. Abandoned, lost or otherwise discarded fishing gear. UNEP Regional Seas Reports and Studies, No. 185; FAO Fisheries and Aquaculture Technical Paper, No. 523. Rome, UNEP/FAO. 2009. 115p.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder