Kum yamaç insanın başını döndüren bir eğimle derin karanlıkta kayboluyordu. Güneş ışığı çoktan gücünü yitirmişti. Milyonlarca kilometre uzakta tüm görkemiyle parlayan güneşin gücü, derinlerdeki karanlık dünyayı aydınlatmaya yetmiyordu. Sualtında algımız, fenerlerimizin aydınlatabildiği mesafeyle sınırlıydı. Kendi yarattığımız aydınlığa sığınarak ilerliyorduk Marmara'nın derin karanlığında. Hayalle gerçek arasındaki sınırı çoktan aşmıştık.
TDI teknik dalış eğitmeni Hakan'la (Eğilmez) Darıca kıyısına geldiğimizde sabahın ilk saatleriydi. Deniz süt limandı. Suya bir taş atsanız, cılız dalgalar İzmit Körfezi'nin karşı kıyısına kadar ulaşabilirdi. Uzun süredir keyifle bahsettiğim kıyıdan derin dalış fikri Hakan'ın çok hoşuna gitmişti. Vakit kaybetmeden hazırlandık ve kendimizi suya bıraktık. Daha beş dakika önce, kuru, güvenli, aydınlık ve sıcak bir dünyanın insanlarıydık. Oysa şimdi yüzeyin 45 m altında, derin ve karanlık bir dünyanın belirsizliğinde yol alıyorduk. Sanki her derinliğin altında başka bir derinlik vardı. Fenerlerimizin ışığı bir başka derinliğin örtüsünü aralarken, arkamızda kalan metreler karanlıkta kayboluyordu. Algımız açık, bilincimiz yerindeydi; tüm şekillerin karanlığa teslim olduğu gölgelerle kuşatılmış bir evrende ilerlediğimizin farkındaydık.
Marmara'nın derin suları çok zengin bir mercan yaşamına ev sahipliği yapıyor. Gerçi söz mercanlardan açıldığında çoğu insanın aklı hemen sıcak tropikal denizlere kayar. Ancak Marmara'nın derinlerinde soğuk suyu seven mercan türlerinin kalabalık kolonileriyle karşılaşmak mümkün. Kum yamacın derinlerinde yol alırken keyifle seyrettiğimiz Eunicella singularis türü gorgonlar, Marmara'nın zengin mercan yaşamından sadece bir kesit. Bu yaşamı görmek için derinlere inmekten başka çare yok. Zorlu dalışları anlamlı kılansa, yaşamdan yoksun alduğu iddia edilen derin sulardaki yaşamları bulmak. Hele bir de yıllardır görülmeyen, hatta artık tamamen tükendiği düşünülen bir yaşamı bulursanız, derindeki gezinti bir anda sıra dışı bir keşif yolculuğuna dönüşüyor. Darıca'daki dalışı derin keşife dönüştürense, kar beyaz gorgonların arasına saklanmış sapsarı bir deniz çalısıydı.
İskeleti takı yapımında kullanılan kara mercan (Gerardia savaglia) canlıyken sarıdır ve bu nedenle bazı kaynaklarda 'altın mercan - golden coral' diye de adlandırılır. İskeleti cıvık bir tabaka gibi kaplayan sarı polipler sıyrıldığında ortaya çıkan parlak, siyah ve sert iskelet türe adını verir. Özellikle güney Marmara adaları çevresinde yaygın olarak bulunan kara mercanlar, değerli bir takı hammaddesi olmaları nedeniyle yıllarca o kadar çok avlandılar ki, bir ara içdenizde soyları tükenmeye ramak kalmıştı. Yerinde bir kararla koruma altına alınan kara mercanlar, günümüzde güney Marmara'da kendilerine güvenli bir sığınak buldular.
Gerardia savaglia'nın kuzey Marmara'daki varlığı ise, 1950'lerde kaleme alınmış birkaç satırı saymazsanız, hep cevaplanmayı bekleyen bir bilmeceydi. Darıca'da yüzeyin 45 m altında yaşamaya çalışan kara mercan, türün kuzey Marmara'da da bulunduğunu gösteriyor. 1990'da güney Marmara'da gördüğüm birkaç metrelik muhteşem bireylerle kıyaslandığında, boyu 30 cm'yi geçmeyen bu küçük birey yaşamın daha çok başında. İnce ve narin dallarını kaplayan polip tabakasının canlılığı, yerini sevdiğinin ve sağlıklı olduğunun kanıtı. Bir zamanlar takı yapmak için katledilen değerli kara mercan, Marmara'nın derinlerini araştırmayı gerekli kılan değerli bir sebep.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder