Çoğu oltacının yem hırsızı diye gördüğü kayabalığını, dalgıçlar genelde görmezden gelirler. Zokayı yutan kayabalığı oltaya öyle bir asılır ki, kiloluk bir karagöz ya da mercan yakaladığını düşünür misinayı hevesle toplayan oltacı. Fakat, pörtlek gözleri ve dolgun dudaklarıyla, tıpkı bir “Arap bacı” edasıyla bakan yem hırsızı, söve saya kancadan kurtarıldıktan sonra çoğunlukla denize geri postalanır.
Denizin dibindeki talihi de yüzeydekinden parlak değildir çoğu zaman. İlgiyle izlenmesi, birkaç kare fotoğrafının çekilmesi için sıradışı bir poz veriyor olması beklenir. Şişenin içine girmedikçe, ayakkabının kenarına başını yaslamadıkça, velhasılıkelam sözde çirkinliğini mazur gösteren bir poz vermedikçe çoğunlukla aldırış edilmez.
Yavan geçen bir dalışın teselli ödülüdür o; büyük ikramiye beklerken amorti çıkan piyango muamelesi reva görülür kovukların asık yüzlü bekçisine...
Oysa bilenler için, meraklısı için kayabalığı ziyan edilmemesi gereken bir nimettir. Yakalanması ne kadar kolaysa, ayıklaması ve hazırlaması bir o kadar zahmetlidir. Vıcık vıcık salgıyla kaplı kaygan bedenini tutmak, sonra derisini tulum çıkarmak ustalık ister.
Bütün zahmetine katlanıp kayabalığına hak ettiği değeri verenler ise, bembeyaz, lokum gibi bir etle ödüllendirilirler. Tavası, buğulaması, pilakisi, çorbası muhteşem olur çirkin bakışlının...
Bana kalırsa o, yüzünden hiç düşürmediği sert ifadeyle etinin lezzetini saklamak istiyor, meraklısından başkası başına üşüşmesin diye!..
***
Ege’nin ve Akdeniz’in renk arsızı derinliklerinde çoğunlukla pas geçilen çirkin bakışlı, hak ettiği ilgiyi Marmara’nın ıssızlığında bulur. Dalışın daha ilk metrelerinde, irili ufaklı kayabalıklarından oluşan bir hoşgeldin komitesi karşılar sessiz dünyanın ziyaretçilerini. Çoğunlukla kömürcü (Gobius niger) ve kırmızı dudaklı (Gobius cruentatus) irikıyım kayabalıklarının arasına, Pomatoschistus ve Chromogobius gibi daha küçüklerin de karıştığı olur. Yine de hoşgeldin merasiminde irikıyım kayabalıkları başı çeker.
Arada güvenli bir mesafe olduğuna ikna olduklarında sizden kaçmazlar. Ondan sonra taraflardan biri bıkana kadar bakışır durursunuz...
Derin gece dalışlarında dipte uyuklayan irikıyımları nazikçe yakalayıp dakikalarca sevdiğim çok olmuştur...
***
Yemlenirken sergilediği açgözlülüğü ve fırsatçılığı yuvalanırken de sergileyen kayabalığı, doğal ya da insan elinden çıkma her çeşit boşluğu zaman kaybetmeden özenle sahiplenir.
Bir bakmışsınız kırık bir şişenin içinden size göz kırpar ya da çürümeye yüztutmuş karton sığınağından kafasını çıkarıp sizi selamlar. İskele bacaklarının, mendireklerdeki kaya boşluklarının, eski otomobil lastiklerinin kuytularında pineklemeye bayılırlar. Böyle söyledim diye sakın elinize geçen her tekerleği denize atmayın! Dipte bunlardan yeterinde var zaten!..
***
Balıklar aleminin en anaçlarındandır çirkin bakışlı. Yumurtalarını korunaklı bir yere özenle bırakır, gelişigüzel serpiştirmez onları. İçi boşalmış pina midyelerinin arasında çatlamayı bekleyen yumurtalarını gözü gibi koruyan kayabalığını, Yassıada’da keyifle seyretmiştim yıllar önce. Pina kabuğunun sedef yatağına bir kuyumcunun inci tanelerine gösterdiği özenle dizmişti yumurtalarını. Doğumhanenin kapısına birileri yaklaştığında hemen kafasını dışarıya uzatıp uyarı dolu bakışlar fırlatıyordu. Fotoğraflarını çekmek için yaklaştığımda cüssesine bakmadan bana da posta koymuştu.
Ebeveyn olmak, insanların dünyasında da balıkların dünyasında da, sebep olduğun canı ne pahasına olursa olsun korumak demek!..
***
Tipine bakıp da kayabalığını hor görmeyin. Marmara’nın ve Boğaziçi’nin bir tanesi, kıymetlisi, yerlisi o.
Buraları hiç terketmedi, bu denizlerden hiç vazgeçmedi çirkin bakışlı. Sadece bu bile onu sevmeye yeter de artar.
26 Mayıs 2012 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Paylaşımlarınız bilgilerime bilgi kattı . Erken rezervesyonlar olarak paylaşımlarınızın devamını bekleriz .
YanıtlaSil