Balıkların yuvalanma davranışları en az türleri kadar
çeşitlilik ortaya koyar. Yuva olarak kullanılan alt yapı ne olursa olsun,
yuvanın kullanım amacını iki başlık altında toplamak mümkün: korunma ve
üreme.
Balıklar hem günü kurtarmak hem de yumurtalarını güvence
altına almak için buldukları her uygun nesneyi yuva olarak kullanabildikleri
gibi, bunlardan kendilerine yuva da inşa ederler. İş başa düşmeye görsün
balıklar bir anda inşaat ustası olur çıkarlar.
Bazen bir kovukta yuvalanır balıklar, bazen bir şişenin
içinde. Kese şeklinde bir süngerin içinden meraklı bakışlarla çevresini kolaçan
eden horozbinanın yumuşacık sığınağının derinliklerinde gözden kaybolması için
küçük bir kıpırtı yeterlidir. Dürülüp bükülüp denize atılmış mukavva boruyu
beğenmezse, içi boşalmış bir çift midye kabuğu yeni bir evsahibini ağırlamak
için hazırdır. Denizin dibinde olanaklar sonsuzdur. Uygun olan her yer ve her
şey, başını sokacak çatı arayan bir balık bekler.
***
Bu yazıyı düşünürken yıllar önce okuduğum bir başka yazıyı
hatırladım. Birazdan kısaca bahsedeceğim bu yazıyı neredeyse 20 yıl önce
okuduğum da bile o zamanlar için oldukça eski bir makale sayılırdı 1970’lerde
İngiltere Deniz Biyolojisi Dergisi’nde yayınlanmış olan makale. Yazarının adını
hatırlamasam da Symphodus melops türü
kikla balığının yuvalanma ve yuva inşa etme davranışları anlatılıyordu.
Eskiden sadece kuşların çalı çırpı toplayarak yuva
yaptıklarını zannederdim, ancak kiklaların da taş ve yosunlardan yuva
yaptıkları ve bu yuvalarını inatla korudukları çok ilginç gelmişti. “Teritoryal
ya da bölgeci” davranış olarak adlandırılıyordu kiklaların yuvalanma
davranışları. Yıllar önce okuduğum bu davranışı geçenlerde Beykoz’da kıyının
biraz açığında bizzat seyretme fırsatı buldum. Neredeyse adım başı bir kikla
yuvası vardı 8-10 m derinde. Buradaki yuvaları inşa eden ustalarsa Symphodus rostratus türü kiklalardı.
İnce çakıllı bir zeminde ustaca kazdıkları bir çukurun çevresini ve üzerini
çeşitli yosunlarla kaplayarak kadife gibi yumuşak ama akıntıya karşı koyacak
kadar dayanıklı yuvalar inşa etmişlerdi. Yumurtalarını çalmak için fırsat
kollayan kaya balıklarına göz açtırmadan nöbet tutuyorlardı, ilk örneklerini
mayıs başında görmeye başladığım mevsimlik yuvalarda.
***
Bütün balıklar yuva inşa etme konusunda kiklalarla aynı
ustalığa ve hevese sahip olmayabilirler. Neyse ki denizin dibinde sığınmak için
sınırsız olanaklar var. 1+1’i, 2+1’i, dubleksi, tripleksi, ne arasanız var
dipte. Mesela taş delen midyelerinin asitli salgılarıyla delik deşik ettikleri
bir kaya parçası onlarca horozbinanın ortak yaşam alanına dönüveriyor. Önce bir
tane horozbina, sonra bir tane daha ve derken bir tane daha, taa ki kayada boş
delik kalmayıncaya kadar yeni komşuların taşınma telaşı arkası kesilmeden devam
ediyor. Taşınma telaşı bitince yerini bir başka telaş alıyor. Yuvayı
kaybetmemek için verilen kavgada, güç bela bulunan deliği bir başkasına
kaptırmamak için komşu komşuya göz açtırmıyor. Beslenmek için yuva kısa
süreliğine terk edilse de en küçük tehditte bile horozbina hızla yuvasına geri
dönüyor ve yuvasına göz diken beleşçiye fırsat vermemek için dikleniyor, sırt
yüzgecini kabartıyor, malını başkasına kaptırmamak için gerekirse dövüşüyor. Dışarıdaki
yemeğin maliyeti bazen beklenenden fazla olabilir. Eğer horozbina yuvasına
dönmekte biraz gecikirse kendisini kapı dışarı edilmiş bulabilir.
Horozbinaların dünyasında komşu kavgaları bitmek bilmez. Bölgecilik denilen
davranışın en özet halidir komşular arasındaki bitmek bilmeyen çekişmeler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder