15 Haziran 2014 Pazar

BİTMEK BİLMEYEN KOMŞU KAVGASI...

Balıkların yuvalanma davranışları en az türleri kadar çeşitlilik ortaya koyar. Yuva olarak kullanılan alt yapı ne olursa olsun, yuvanın kullanım amacını iki başlık altında toplamak mümkün: korunma ve üreme.
Balıklar hem günü kurtarmak hem de yumurtalarını güvence altına almak için buldukları her uygun nesneyi yuva olarak kullanabildikleri gibi, bunlardan kendilerine yuva da inşa ederler. İş başa düşmeye görsün balıklar bir anda inşaat ustası olur çıkarlar.


Bazen bir kovukta yuvalanır balıklar, bazen bir şişenin içinde. Kese şeklinde bir süngerin içinden meraklı bakışlarla çevresini kolaçan eden horozbinanın yumuşacık sığınağının derinliklerinde gözden kaybolması için küçük bir kıpırtı yeterlidir. Dürülüp bükülüp denize atılmış mukavva boruyu beğenmezse, içi boşalmış bir çift midye kabuğu yeni bir evsahibini ağırlamak için hazırdır. Denizin dibinde olanaklar sonsuzdur. Uygun olan her yer ve her şey, başını sokacak çatı arayan bir balık bekler.

***

Bu yazıyı düşünürken yıllar önce okuduğum bir başka yazıyı hatırladım. Birazdan kısaca bahsedeceğim bu yazıyı neredeyse 20 yıl önce okuduğum da bile o zamanlar için oldukça eski bir makale sayılırdı 1970’lerde İngiltere Deniz Biyolojisi Dergisi’nde yayınlanmış olan makale. Yazarının adını hatırlamasam da Symphodus melops türü kikla balığının yuvalanma ve yuva inşa etme davranışları anlatılıyordu.

Eskiden sadece kuşların çalı çırpı toplayarak yuva yaptıklarını zannederdim, ancak kiklaların da taş ve yosunlardan yuva yaptıkları ve bu yuvalarını inatla korudukları çok ilginç gelmişti. “Teritoryal ya da bölgeci” davranış olarak adlandırılıyordu kiklaların yuvalanma davranışları. Yıllar önce okuduğum bu davranışı geçenlerde Beykoz’da kıyının biraz açığında bizzat seyretme fırsatı buldum. Neredeyse adım başı bir kikla yuvası vardı 8-10 m derinde. Buradaki yuvaları inşa eden ustalarsa Symphodus rostratus türü kiklalardı. İnce çakıllı bir zeminde ustaca kazdıkları bir çukurun çevresini ve üzerini çeşitli yosunlarla kaplayarak kadife gibi yumuşak ama akıntıya karşı koyacak kadar dayanıklı yuvalar inşa etmişlerdi. Yumurtalarını çalmak için fırsat kollayan kaya balıklarına göz açtırmadan nöbet tutuyorlardı, ilk örneklerini mayıs başında görmeye başladığım mevsimlik yuvalarda.


***


Bütün balıklar yuva inşa etme konusunda kiklalarla aynı ustalığa ve hevese sahip olmayabilirler. Neyse ki denizin dibinde sığınmak için sınırsız olanaklar var. 1+1’i, 2+1’i, dubleksi, tripleksi, ne arasanız var dipte. Mesela taş delen midyelerinin asitli salgılarıyla delik deşik ettikleri bir kaya parçası onlarca horozbinanın ortak yaşam alanına dönüveriyor. Önce bir tane horozbina, sonra bir tane daha ve derken bir tane daha, taa ki kayada boş delik kalmayıncaya kadar yeni komşuların taşınma telaşı arkası kesilmeden devam ediyor. Taşınma telaşı bitince yerini bir başka telaş alıyor. Yuvayı kaybetmemek için verilen kavgada, güç bela bulunan deliği bir başkasına kaptırmamak için komşu komşuya göz açtırmıyor. Beslenmek için yuva kısa süreliğine terk edilse de en küçük tehditte bile horozbina hızla yuvasına geri dönüyor ve yuvasına göz diken beleşçiye fırsat vermemek için dikleniyor, sırt yüzgecini kabartıyor, malını başkasına kaptırmamak için gerekirse dövüşüyor. Dışarıdaki yemeğin maliyeti bazen beklenenden fazla olabilir. Eğer horozbina yuvasına dönmekte biraz gecikirse kendisini kapı dışarı edilmiş bulabilir. Horozbinaların dünyasında komşu kavgaları bitmek bilmez. Bölgecilik denilen davranışın en özet halidir komşular arasındaki bitmek bilmeyen çekişmeler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder