İskele dalışlarını oldum olası çok severim. Gerçi boğazdaki
iskelelerin keyifli bir dalışa imkân veren konforlu ortamlar sunduğu pek
söylenemez. Yine de iskele bacaklarının sualtı manzarası muhteşemdir. Zaten
iskele dalışlarının dünyada çok sevilen bir dalış şekli olmasının en önemli
sebebi bu manzaradır.
Nedense bizim iskeleler pek dalgıç dostu yapılar olarak inşa
edilmemişlerdir. Ya çok yüksektirler ve üzerinizdeki malzemeyle derinliğini
kestiremediğiniz bir yere atlamanız halinde muhtemel bir sakatlanmaya düpedüz
davetiye
çıkarmış olursunuz ya da bir yolunu bulup suya girmiş olsanız bile merdiveni bulunmadığından, bu sefer aynı ağırlıklarla sudan çıkmaya çalışmak adeta bir eziyete döner. Gerçi, Boğaz’ın iki yakası boyunca uzayıp giden kazıklı yolun üzerinde yer yer merdivenler inşa edilmiştir. Göz göre göre yok dersem ayıp etmiş olurum. Lakin, son basamağı deniz yüzeyine değmeyen bu merdivenleri yapanların aklındaki en son kaygının dalgıçlar olmadığı da gün gibi ortadadır. Eğer aksi düşünülmüş olsaydı merdivenin inşaatı sırasında hiç olmazsa birkaç basamak denizin altına uzanacak şekilde yapılır ve böylece biz boğaz dalgıçlarının ziyadesiyle hayır duaları alınmış olurdu. Ama ne gezer...
çıkarmış olursunuz ya da bir yolunu bulup suya girmiş olsanız bile merdiveni bulunmadığından, bu sefer aynı ağırlıklarla sudan çıkmaya çalışmak adeta bir eziyete döner. Gerçi, Boğaz’ın iki yakası boyunca uzayıp giden kazıklı yolun üzerinde yer yer merdivenler inşa edilmiştir. Göz göre göre yok dersem ayıp etmiş olurum. Lakin, son basamağı deniz yüzeyine değmeyen bu merdivenleri yapanların aklındaki en son kaygının dalgıçlar olmadığı da gün gibi ortadadır. Eğer aksi düşünülmüş olsaydı merdivenin inşaatı sırasında hiç olmazsa birkaç basamak denizin altına uzanacak şekilde yapılır ve böylece biz boğaz dalgıçlarının ziyadesiyle hayır duaları alınmış olurdu. Ama ne gezer...
Kazıklı yolun merdivenleri suya girmek için biçilmiş
kaftandır, ne de olsa önlerindeki boğaz uçurum
***
İskeleler arasında emektar çekek yerlerinin yeri bir
başkadır gönlümde. Boğaz’ın kıyısına sıralanmış
çekeklerin kararmış yosun bağlamış tahtaları denizcilerin çileli hayatının delili gibidir. Kolay kolay yıkıldıkları görülmemiştir, fırtınaya da dalgalara da sonuna kadar direnirler. Sandalların kolayca çekilebilmesi için suya sıfır birer rampa şeklinde inşa edildiklerinden çekeklerden suya girmesi de kolaydır. Civarları mutlaka sığ olur. Dalıştan sonra çıkmaya uygun yer aratmazlar insana.
çekeklerin kararmış yosun bağlamış tahtaları denizcilerin çileli hayatının delili gibidir. Kolay kolay yıkıldıkları görülmemiştir, fırtınaya da dalgalara da sonuna kadar direnirler. Sandalların kolayca çekilebilmesi için suya sıfır birer rampa şeklinde inşa edildiklerinden çekeklerden suya girmesi de kolaydır. Civarları mutlaka sığ olur. Dalıştan sonra çıkmaya uygun yer aratmazlar insana.
Muhabbeti de severler. Ne halde olduğunu kendi diliyle
anlatır üzerinde gezinene. Eğer çürümeye başladıysa, dalgıcın ağırlığı ile önce
biraz esner, ardında biraz gıcırdar, “bana
güvenme, dikkatli bas, sonra karışmam!” der gibi sesler çıkartır. Çok
zorlamanın gereği yoktur, hemen yan tarafta daha iyi durumda olan bir çekek
mutlaka vardır.
Bir de adını koyamadığım, çekek mi iskele mi belli olmayan sahanlıklar
vardır Boğaz kıyılarında.
Sahil duvarından denize doğru birkaç metre çıkma yapan daracık beton sahanlıklar, teknelerin uzun süre bağlanmadıkları, yolcu ve yük indirip bindirmeye yarayan kaptı kaçtı iskeleleridir. Bunlar arasında sıkça ziyaret ettiklerimden biri Rumelihisarı’nın önünde diğeri ise Ortaköy İskelesi’nin yanındadır. Boğaz’daki en sevdiğim batıklara giden uzun yolların başlangıcıdır buralar. Eskiden Ortaköy’deki kaptı kaçtı iskelesinde bir tane demir merdiven de vardı. Basamakları suyun altına kadar inerdi, pek alışkın olmadığım bir lükstü. Bir sabah Ortaköy batığına dalmaya geldiğimde yerinde yeller esiyordu canım merdivenin. Anlaşılan birazcık rahata ermem birilerinin gözüne batmıştı. Suya girip çıkaren yaptığım cambazlık bazen dalıştan daha fazla yoruyor.
Sahil duvarından denize doğru birkaç metre çıkma yapan daracık beton sahanlıklar, teknelerin uzun süre bağlanmadıkları, yolcu ve yük indirip bindirmeye yarayan kaptı kaçtı iskeleleridir. Bunlar arasında sıkça ziyaret ettiklerimden biri Rumelihisarı’nın önünde diğeri ise Ortaköy İskelesi’nin yanındadır. Boğaz’daki en sevdiğim batıklara giden uzun yolların başlangıcıdır buralar. Eskiden Ortaköy’deki kaptı kaçtı iskelesinde bir tane demir merdiven de vardı. Basamakları suyun altına kadar inerdi, pek alışkın olmadığım bir lükstü. Bir sabah Ortaköy batığına dalmaya geldiğimde yerinde yeller esiyordu canım merdivenin. Anlaşılan birazcık rahata ermem birilerinin gözüne batmıştı. Suya girip çıkaren yaptığım cambazlık bazen dalıştan daha fazla yoruyor.
***
İskele bacakları suyun içinde birer yaşam kulesi gibi
yükselirler. Ancak Marmara’daki iskelelerin
bacakları canlı çeşitliliği açısından boğazdakilere beş basar! Suyun dışında çıplak olan metal yüzeyin altına girer girmez deniz canlılarının adeta hücumuna uğrar. Midyeler Boğaz’da ve Marmara’da bacakların değişmeyen ortak kostümüdür. Geriye kalan her şey midyelerin üzerine yerleşir.
bacakları canlı çeşitliliği açısından boğazdakilere beş basar! Suyun dışında çıplak olan metal yüzeyin altına girer girmez deniz canlılarının adeta hücumuna uğrar. Midyeler Boğaz’da ve Marmara’da bacakların değişmeyen ortak kostümüdür. Geriye kalan her şey midyelerin üzerine yerleşir.
Eğer canlıdan yana zengin bir iskele dalışı yapmak
isterseniz, Kartal’da eski kumculardan kalma demir iskelenin yıkılmamaya
direnen enkazında hoş bir manzara ile karşılaşabilirsiniz. Dalgakıranın
taşlarından hoplaya zıplaya kıyıya inmesi biraz zor olsa da kazıkların
arasındaki manzara bu zorluğa değer. İskelenin ucunda derinlik 13 metredir.
Sağında solunda sandal enkazları vardır. Midyenin yanı sıra Chlamys türü tarak midyeleri de bacaklara
sıkıca tutunmuşlardır. Bu kadar lezzetli kabuklular birarada olunca onları
iştahla yiyen deniz yıldızları da bacaklara tırmanmaya üşenmezler. Deniz
tavşanları yılbaşı süsleri gibi midyelerin arasında dolanırlar. Yüzemeyen deniz
canlılarının su içinde yükselmelerine fırsat veren iskele bacakları bu
halleriyle birer yaşam kulesine benzerler. Midyelerin arasında horozbinalar ve
çalı karidesleri göze çarpar. İskelenin gölgesinde kocaman iskorpitler,
lapinler, hanozlar, gelincikler gezer. Gümüş ve izmarit balıkları da iskelenin
civarından ayrılmazlar. Civardaki kayalıklarda tek tük istakoz gördüğüm bile
olmuştur. Allah’tan sık sık yerini değiştiryor, yoksa çoktan yakayı ele
verirdi.
Tepeden sarkan bir olta Kartal’daki eski kum iskelesinin
sadece dalgıçların değil oltacıların da uğrak
yeri olduğunu fısıldar. Türlü çeşit deniz canlısına güvenli bir yuva sunan hurda yığını, denizin altındaki ve üstündeki bir avuç deniz insanına karadaki yaşamın sıkıntılarından kurtulmak ve bir süreliğine de olsa rahat bir nefes almak için sığınak olur çıkar.
yeri olduğunu fısıldar. Türlü çeşit deniz canlısına güvenli bir yuva sunan hurda yığını, denizin altındaki ve üstündeki bir avuç deniz insanına karadaki yaşamın sıkıntılarından kurtulmak ve bir süreliğine de olsa rahat bir nefes almak için sığınak olur çıkar.
teşekkürler
YanıtlaSil