Marmara’nın derinlerinde kol gezen avcıların hiçbiri avını bozcamgöz (Hexanchus griseus) kadar korkutamaz. Bozcamgöz derin Marmara’da yaşayan en büyük avcıdır; iç denizde besin piramidinin zirvesine yerleşmiş bir tepe yırtıcıdır; derin karanlıktaki tüm avcıları avlayabilen tek avcıdır. Onun midesinden çıkanlar, zengin bir ziyafetin yemek listesi gibi uzar gider. Küçükken karides, yengeç gibi kabuklularla ve kalamar gibi kafadanbacaklılarla beslendiği halde, büyüdükçe balıkların peşine düşer. Dipte yaşayan tüm balık türleri avcıların avcısına yem olabilir. Kaynakların kısıtlı olduğu derin denizde bozcamgöz, küçük köpekbalıklarını ve vatozları da avlar. Yine de berlam balığının (Merluccius merluccius) ziyafet listesinde özel bir yeri var. Derin sularda kalabalık sürüler oluşturan berlam balığı, bozcamgözün derin Marmara’daki en önemli besin kaynağıdır. Sahip olduğu tüm yırtıcı yeteneklere rağmen derinlerin efendisi de kolay yemek fırsatlarını kaçırmaz. Dibe çökmüş bir yunus leşinin ya da balıkçıların para etmez diyerek denize geri attıkları irili ufaklı balıkların, bozcamgöz için şölen davetiyesinden farkı yoktur. Derin karanlığa sarkıtılmış oltaların ucundaki yemler de bozcamgözün iştahını kabartır. Fakat bu yem kasıtlı olarak köpekbalığı yakalamak için hazırlanmış bir oltanın ucundaysa, bozcamgözün iştahını kabartan et parçası onun son yemeği olur. Tüm avcıların avcısı, adalar denizinin hakimi, sadece insana yenik düşer. (Son)
14 Mart 2011 Pazartesi
ADALAR DENİZİ - FARKLI DÜNYALAR 8
İrina (Dasyatis pastinaca) kumun altına gizlenmek yerine, zarifçe dalgalandırdığı kanatlarıyla dipten kaldırdığı kumları vücudunun üzerine serperek kendisini gizler. Bu kanatlar aslında irinanın göğüs yüzgeçleridir. Bu dalgalanma o kadar güçlüdür ki, irina sadece kendisini gizlemekle kalmaz, örtünün kalkmasıyla açığa çıkan kabuklu canlıları da afiyetle midesine indirir. Oysa irinanın aksine trakonya (Trachinus spp.) ve kurbağa balığı (Uranoscopus scaber), gövdelerini dalgalandırarak kumu kazar ve sadece gözlerini ve kocaman ağızlarını dışarıda bırakarak pusuya yatarlar. Çok obur avcılar olmalarına rağmen bu balıklar, değerli yaşam enerjilerini av peşinde harcamak yerine, avın kendilerine gelmesini beklemeyi tercih ederler. Her iki balığın kocaman ağzı bir kapanı andırır. Çenelere muazzam bir ezme gücü veren kaslarla iyice tombullaşmış olan yanaklar, denizdeki çoğu avcıyı kıskandıracak kadar yoğun bir yakalama ve çiğneme enerjisiyle doludur. Trakonya ya da kurbağa balığı kocaman ağzını hızla açtığında oluşan anlık emmenin yarattığı akım, suyla birlikte avın da bu karanlık boşluğa çekilmesine yol açar. Kumun altında doymak bilmeyen bir açlıkla bekleyen yüzlerce ağız, kendilerine yaklaşmaya cesaret eden hayatları yutmaya her an hazırdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder