Köpekbalığının yüzü, derinlerde kolgezen amansız yırtıcıların adeta ortak sembolüdür. Her zaman aralık duran ağızlarında hemen göze çarpan keskin dişlerin insana güven verdiği söylenemez. Yüzlerinden hiç düşürmedikleri sert ifadenin adeta çekim merkezidir bu keskin dişler. Çoğu deniz insanı için köpekbalığının gözleri adeta ölümün gözleridir. Hal böyle olunca köpekbalıklarıyla aramızın düzelmesini beklemek düpedüz saflık olur. Onlarla aramızda hüküm süren bitmek bilmeyen güven bunalımının başlıca nedeni yüzlerinden düşürmedikleri sert ifade ve bundan vazgeçmeye hiç mi hiç niyetleri yok. Ne de olsa delici keskin bakışlar, köpekbalığı doğasının ayrılmaz bir parçası. Bu bakışlar olmasaydı, denizlerin ağır abileri olmaya devam edebilirler miydi?
Sessiz dünyanın derinliklerinde yaşam, en sıradışı geometrilerle karşınıza çıkmak için fırsat kollar. "Böyle hayvan mı olurmuş?" sorusu, sadece bir soru değil bir şaşkınlık ifadesidir, dalgaların altında süregelen yaşamın sergilediği çeşitlilik karşısında. Deniz şakayıkları ya da anemonlarsa bu soruyu en fazla sorduran canlılar arasındadır. Kayalara yapışmış jöle kıvamında çiçekleri andıran deniz şakayıkları omurgasız hayvanlar olmalarının yanı sıra, doymak bilmez etoburlardır da...
Amansız bir yırtıcı olan deniz şakayığının köpekbalığından tek farkı "yüzsüz" olmasıdır. Ona baktığınızda ne keskin dişler görürüsünüz ne de tehditkâr bakışlarla sizi süzen acımasız bir yüz ifadesi... Öyle yerinden ayrılıp peşinize de düşmez. Av peşinde koşmak yerine, yerleştiği kayanın yakınlarına doyurucu bir lokma gelmesini bekler. Bazen kocaman bir deniz anası bazen de küçük bir balıktır kısmetine düşen. Dokunaçlarına değen eti çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olan binlerce kancanın yardımıyla sıkıca tutar. Avı debelenmesin diye zehirlemeyi de ihmal etmez. Kancaların muhafaza edildiği tomurcuklarda zehir de depolar deniz şakayığı. Genişleyen gövdesi avı yavaş yavaş yutarken yüzsüz yırtıcı ayağına kadar gelen ziyafetin tadını çıkarır.
Masumiyet maskesinin arkasına saklanmış "yüzsüz" yırtıcıyla aramızda bir sorun olmamasının tek nedeni, bugüne kadar bizlerden birini yemeye kalkmamış olması. Aksi halde, cansız kayaları yaşayan bir varlığa dönüştüren deniz şakayıklarını da yerlerinden kazımaktan geri kalmazdık. Öyle değil mi?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder