Eskiden deniz kıyısındaki kum ocaklarına gitmeye bayılırdım. Kınalıada’nın Yalova’ya bakan Çöp İskelesi kıyısı ve Zeytinburnu sık sık ziyaret ettiğim yerlerdi. İmralı adasının etrafından taranan kumların döküldüğü, Yeşilköy sahilindeki yığma plajlar da uğrak yerlerimdi.
Derinlerden düşüncesizce kazınan ve kıyıya aynı düşüncesizlikle boşaltılan kumları eşelemek, deniz kabuğu toplamanın en zahmetsiz yoluydu benim için. Çürüyen canlıların kokusu gelirdi burnuma kumu karıştırırken. Koku ne kadar ağır olursa ganimet o kadar bol olurdu...
***
Batıkların, kayalıkların, resiflerin curcunasıyla kıyaslayınca kumun altı boş gibi gelir insana. Çoğumuz sadece üzerinde gördüklerimizle değerlendiririz kumluğu; altına gizlenmiş olabilecek yaşamlar aklımıza bile gelmez. Tepelerinde dolanırken pür dikkat bizi izleyenler olduğunun farkına varmayız çoğu zaman.
Oysa kumun gözleri vardır. Issızlığı aldatıcıdır; çaktırmadan gözaltında tutar, bir an olsun gözden kaçırmaz üzerinde gezinen gölgeyi...
Kum, dipte yatanlar için görünmezlik sağlayan bir örtüdür. Kimi şöyle bir üzerine çekmekle yetinir örtüyü, kimi iyice altına girer. Bazen rengiyle uyum sağlamak bile yeterlidir kumun üzerinde gözden kaybolmak için.
Dip balıkları kumun rengine uyum sağlamakta o kadar ustalaşmışlardır ki burun buruna gelmedikçe farkına varmazsınız dipte kıpırdamadan yatan dil balığının, üzgün balığının...
Örtünün iyice altına saklanmak isteyenler, mesela bazı kayabalığı türleri hiç üşenmez, kumda delikler açarlar. İnce uzun kayabalığı diklemesine yerleştiği delikten kafasını çıkarır, ortalığı kolaçan eder, tehlike sinyali almasıyla delikte gözden kaybolması bir olur.
Sığınacak bir kovuğun bulunmadığı düz zeminde delikler açarak hayatta kalma şansını arttırır. Ta ki onun gibi kumda yuvalanan, kumun altında olan bitenin farkında olan bir avcı, mesela bir deniz kartalı gelene kadar...
Deniz kartalı, hassas duyularıyla yerini belirlediği avını kumun dışına çıkarmak için, kocaman kanatları andıran yüzgeçleriyle dibi eşeler ve örtünün altından çıkanları yıldırım hızıyla mideye indirir. Görünmezlik örtüsünün kefene dönüşmesi an meselesidir...
***
Kıyıları doldurmak ve denizin dibini kazımak...
Hangisi işimize geliyorsa, sonuçlarını çok fazla düşünmeden hemen yapıyoruz. Denizi doldurmak için kamyon kamyon moloz boşaltıyoruz çaresizce bakan gözlerin üzerine. Dipten kazıdığımız tonlarca kumu aynı gözler yine çaresizlik içinde izliyorlar. İster dolduralım, ister kazıyalım, her seferinde deniz yaşamı üzerine ağır bir darbe indiriyoruz.
Kumun gözlerini kör ediyoruz her seferinde!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder