Beraberliğimiz yirmibeşinci yılına girerken Scubapro MK10
regülatörümü emekliye ayırdım.
Bu süre içinde o kadar çile çekti, öyle zorluklara katlandı
ki, yıpranma payını da hesaba katınca erken emekliliği haketti emektar can yoldaşım.
Ne maceralar yaşadık, ne badireler atlattık birlikte.
Bazıları bugün bile tüylerimi diken diken eder...
Bir kere bile yorulmadı, benden bu kadar demedi!
Üstelik her nefeste hayat vermekle yetinmedi, alacakaranlık
diplerin sessizliğinde yankılanan fokurtusuyla da arkadaş oldu bana.
Onu denizden, alışkın olduğu, tutkun olduğu derinliklerden
ayırmış olmak beni üzüyor. Fakat artık zamanı gelmişti. Yıpranmış haliyle bile
zamane regülatörlerine taş çıkartır. Ne de olsa eski toprak. Boğazın, Marmara’nın
zorlu sularında birlikte piştik...
***
Onu kutusundan ilk kez çıkardığım gün daha dünmüş gibi
gözümün önünde. Artık çizik içinde olan metal gövdesi ayna gibi parlıyordu.
Diyaframı örten koruyucu metal kapaktaki “Mark X Dual Balanced” yazısının
silikleşmesi için daha uzun maceralar vardı ikimizin de önünde...
Deniz salyangozu toplarken kullanmaya alıştığım, kâh hava
kâh bir yudum deniz soluduğum Allahlık regülatörlerden sonra MK10’un güçlü
nefesi adeta fırtına gibi esmişti ciğerlerimde. Az bir çabayla nefes almam
yetiyordu havayı kasırga gibi üflemesi için...
***
Dalışa başlayalı daha bir yıl olmuştu. 18 yaşında yeni yetme
bir dalgıçtım. İşte o emekleme günlerinde rahmetli babam hediye etmişti
mücevher kadar değerli MK10’u.
Bu işi çok sevdiğimi, her ne pahasına olursa olsun dalmaktan
vazgeçmeyeceğimi kabullenmek zorunda kalınca, derinlerde aldığım her nefesi
belli ki güvenilir birine emanet etmek istemişti cebindeki bütün parayı benim
selametim için harcarken.
MK10 ne babamın ne de benim güvenimi boşa çıkardı, ona
emanet edilen canı asla soluksuz bırakmadı...
***
İç düzeneği çok basittir. Birinci kademesi klasik pistonlu
mekanizmayla çalışır. Bakımı, ayarı düzgün yapılırsa, 60-70 metre derinde hiç
zorlanmadan nefes almanızı sağlar.
Elinizde uygun araç gereç varsa söküp takması da çok
kolaydır. Öyle incik boncuk parçası yoktur, kolayca ele gelir. Bir kere
alıştınız mı bakımını kolayca yapabilirsiniz...
İkinci kademenin mekanizması da oldukça sadedir. Zamane
regülatörleri gibi narin değildir. Anahtarı azıcı kaçırınca ne çatlar ne de
ezilir. Sizin anlayacağınız eziyete tahammüllüdür. En sert koşullarda güvenle
kullanılsın ve zahmetsizce bakım yapılsın diye tasarlanmıştır...
***
Aslında hâlâ iyi çalışıyordu. Son olarak Rumelihisarında Lok
Pharba batığına ve Kanlıca Koyu’nun önündeki derin yamaca dalmıştık birlikte.
Hisarın açığında 50 küsür metrede uyuyan Lok Pharba’ya
dalmak, derin suyla ve akıntıyla aynı anda mücadele etmeyi de göze almak
demektir. Hal böyle olunca benim gibi nefes cimrisi birinin bile hava sarfiyatı
ister istemez artar.
Lok Pharba dalışında sorun yaşamamak için kelle başına en az
üç tüp gerekir. Geçen Kasım’da batığa inerken de üç tane tüp vardı yanımda. O
gün sol askıda sallanıp duran 10’luğa takmıştım MK10’u.
Gidişte ve batığı gezerken sırtımdaki 15’liği tüketmiştim.
Dönüş yolunda ve neredeyse 40 dakika süren dekompresyonun 3’te 2’sinde uzun
uzun vedalaşmıştım sadık can yoldaşımla. O yorgun haliyle bile tık dememişti...
***
Ocak ayının ilk haftasıydı. Kanlıca Koyu’nda son hazırlıklarımı
yaparken diyafram kapağını tutan metal kelepçelere takıldı gözüm.
Bronz kelepçelerin bir zamanlar pırıl pırıl parlayan krom
kaplaması çizik içindeydi. Denizin dibinde yaşadığım keyiflerin ve korkuların
arkasında kalan izlerdi onlar.
Belki de bu yüzden, kaç defa niyetlenmiş olsam da yeniden
kromla kaplatmadım onu. Denizde birlikte piştik, birlikte yıprandık, birlikte
yaşlandık.
İkimiz de deniz yorgunuyuz, zamanın izleri var ikimizin de
teninde. Derinlerde geçen bir ömrün izlerini niye silip atalım ki üzerimizden?
Artık vitrinde dinlenmeye çekilmiş olsa da yüzyüze
geldiğimiz her an sadece benim duyabileceğim bir fokurtuyla usulca seslenir
bana:
“Buradayım, ne zaman istersen seninle yine derinlerde
kaybolup gitmeye hazırım...”
Kişisel regulatorune geçtiğimiz yaz kavuşmuş bir dalıcı olarak, ben de onu, yıllar sonra benzer izler ve anılar ile kişisel müzeme kaldırmayı umuyorum.
YanıtlaSil